Refah Devletinin Yükselişi ve Düşüşü
Asbjorn WahlGeçtiğimiz yüzyılda, hiçbir şey bireysel özgürlüğe, emek hareketinin kolektif mücadelesi kadar çok katkıda bulunmamıştır. Bir sosyal model olarak refah devleti bu mücadele içinde ve sınıf savaşımından sınıf işbirliğine geçilen koşullarda gelişmiştir.
İşte bu yüzden bugün de sosyal haklardan önce bireysel özgürlükler saldırıya uğramıştır. Terörizmle mücadele bahanesiyle özgürlüklerimiz kısıtlanmakta, fişlenmekte ve kameraların gözetimine hapsedilmekteyiz; bu yolla sosyal haklarımız için direnmemiz ve mücadele etmemiz engellenmektedir.
Refah devletinin simgesi eğitim ve sağlık artık parasız değil. Emeklilik yaşı yükseltilirken maaşlar her fırsatta düşürülüyor. İşsizlik aylığı ve yoksulluk yardımı birer sadakaya dönüştürüldü. Dinlenme ve tatil süreleri düşürülürken çalışma saatleri arttırılıyor. İşin kendisi ve çalışma koşulları insafsızlık derecesinde ağırlaştırılıyor. Piyasalardaki kuralsızlık emek piyasasına taşınırken, işçilerle beraber tüm çalışanların haklarına amansızca saldırılmaktadır. Kapitalistler ve siyasetçiler refah devletinden öç almaktadır.
Sermaye ve neoliberaller refah devletini ayakta tutan en önemli kurumları, sendikaları ve demokrasiyi zayıflatmak için büyük bir savaşım vermektedirler ve tüm savaş alanları içinde en merkezi hale geleni çalışma dünyasıdır. Peki, bu cendereden nasıl çıkılabilir?